


Plüton: Zengin Jeolojiye ve Yörünge Tarihine Sahip Bir Cüce Gezegen
Plüton, güneş sisteminin dış kısımlarında bulunan bir cüce gezegendir. 1930 yılında Clyde Tombaugh tarafından keşfedildi ve başlangıçta güneş sistemindeki dokuzuncu gezegen olarak kabul edildi. Ancak Kuiper Kuşağı'nda benzer nesnelerin keşfedilmesinin ardından Plüton'un gezegen statüsü sorgulanmaya başlandı. 2006 yılında Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) gezegeni, güneşin etrafında dönen, kendi yerçekimi tarafından yuvarlanabilecek yeterli kütleye sahip olan ve yörüngesini diğer nesnelerden temizleyen bir nesne olarak tanımladı. Plüton, yörüngesi Kuiper Kuşağı'ndaki diğer nesnelerle çakıştığı için üçüncü kriteri karşılamıyor ve bu nedenle cüce gezegen olarak yeniden sınıflandırıldı.
Plüton'un çapı yaklaşık 2.374 kilometre ve yörünge periyodu yaklaşık 248 Dünya yılıdır. Güneşten 29,7 astronomik birim (AU) kadar yakın ve güneşten 49,3 AU kadar uzağa götüren oldukça eksantrik bir yörüngeye sahiptir. Bir astronomik birim, Dünya ile Güneş arasındaki ortalama mesafedir. Plüton'un dönüş periyodu yaklaşık 6,4 Dünya günü gibi çok yavaştır ve yüzey sıcaklığı -233°C ile -213°C arasında değişir.
Plüton'un çoğunluğu nitrojen gazından oluşan ve eser miktarda metan ve karbon monoksit içeren ince bir atmosferi vardır. Plüton Güneş'e yaklaştıkça ve uzaklaştıkça atmosferin donacağı ve süblimleşeceği (doğrudan katıdan gaza dönüşeceği) düşünülüyor. Plüton'un ayrıca bilinen beş uydusu vardır: Charon, Nix, Hydra, Kerberos ve Styx. Charon, yaklaşık 1.208 kilometrelik çapıyla en büyük uydudur ve Plüton'un yaklaşık yarısı kadardır.
2015 yılında New Horizons uzay aracı Plüton ve uydularının yanından geçerek cüce gezegen hakkında ilk yakın çekim görüntüleri ve verileri sağladı. . Misyon, dağlar, vadiler ve hatta yakın zamandaki jeolojik faaliyetlerin kanıtlarını içeren çeşitli ve karmaşık bir jeolojiyi ortaya çıkardı. Plüton, teleskoplar ve uzay araçları kullanan gökbilimciler tarafından incelenmeye devam ediyor ve benzersiz bileşimi ve yörüngesi, onu dış güneş sistemindeki bilimsel araştırmalar için önemli bir hedef haline getiriyor.



